Bölüm 1:

Bravo! Nalkapon’dan üç kuponla vurmuşum vole
Gölgeden jiletler ellerinde
Çok merasim izledim bu bahçelerde
Kibrit hep benimle pantolon cebinde
Elimle duvara gölgeden vapurlar
Terane belli boş sokakta ıslık çaldılar
Ve söyle sence tüm sokakta ben miyim duyan?
Biliyorum ki beni yakan bu boş kuruntular
Bilardodan çıkarken elli kez bakındım
Dışarda her zamanki bol küfürlü kalabalık
Tek tük arabalar ve akşam üstü lambalar
Şarkılar da duydum orda alakam olmayan
Burada tek bi’ radyo var ve şarkılar tükendi
Hep yol üstü uğrarım Ayaz Meyhanesi
Toplu baksan orda yoktur on müdavimi
Bense ben dışında tanıyordum sade bir kişi

Bölüm 2:

Örtüler yeşil, kadehler aynı
Artık aynı yerde kaldık ayrı gayrı
Alışmadım bu tek tabanca onca akşama
Dakka başına durmadan içimden konuşmaya
Ne yadigarı dükkanın camında simsiyah şeritler
Karşı evde sallanan şu perdeler
Burada tek bi’ dakka dahi durmak istemem
Çünkü her tarafta gördüğüm çalıntı gölgen
Desem ki bana bi’ yer bulun burada eskidim
Çınarlı Meydan ardı fotoğraflar ezdim
Ve gördüm orda bak tutuştu şimdi perdeler
Çınarlar arkasında yükselen alevler
Yok dedim her ne söylemişse aklım ona bi’ dur
İçimden her geçen sade bir kuruntudur
Bağıra çağıra koşturanlar kimdi gördüler
Avuç kadar şehirde yükselen sirenler

Bölüm 3:

İnanma! Açık deyim ki bakma sen bana
Genelde üç lafımdan biri palavra
Hani dedim ya tanıyordum sade bir kişi
Al sana yalanlarımdan en basit bi’ tanesi
Dumanlar her tarafta dört bi’ yanda kül kokar
Sabit heykel arkasında var buluşma
Her akşam aynı yerde ahbabım kumarbaz
Yanımda kim gelirse şansa davet olmaz
O akşam ayrı eski gaste sayfası
Tarihiyse belli 15 Eylül ’66
Kimdin aslanım neden ki burada ben tekim?
Ve niçin elbet sen bi’ gaste sayfasıyla geldin?
Anladım baya bi’ sonra farka vardım
Hesapta yokken hiç vardı şimdi sırdaşım
On hafta evvel arkadaş gömen bu ben
Islığın peşinde çalıntı gölgen