Kayra:

Tane tane söyle değme keyfe, ayıp mı kendime?
Kafam baya bi’ kelle tribişon cebimde
Sabaha karşı beşte işkembeyle talim her nefeste
Sorgu yüklenirken acı biberle sirkeye

Kıtlıktan çıkan Farazi çorbanın dibinde
Ben de baktım öyle yolda boş gezen köpeklere
Kafamda var mesafe Taksim arası Çekmece
Gözümde tüm meşakat ondan işte belki de

Tv’den gelen bi’ sesle biz de sövdük içten
Ağza at karanfil orada, hesabı verirken
Sonra saldık, Tarlabaşı’na tüm duraklar
Farazi, Sorgu bindi gitti kaldım tek tabanca

Sor bi’ n’apcam? Söyle n’apcam?
Bakkalın tekinden Uykusuz’la ciklet alacam
Kokmasın lan ağzım insan içine çıkacam
Amma sor bi’ napcam? Söyle n’apcam? Söyle n’apcam?

Nakarat:

Sor bi’napcan? Söyle n’apcan, n’apcan?

Sorgu:

Aslında sen de biraz istediğini yapcan
Okudum sözlerini bugün benim çantamda unutunca
Şimdi aynı saatler aynı son dışardan bakınca
Daraltı bi’ ırgat gibi çöktü hava aydınlanınca

Söylemek isterim bence acı değildi biberi
Küçük olanlar değil benim favorim asıl diğeri
Kalkmamızı bekler bi’ herif adisyonda değeri
Dedim kalmadıysa ciğerin, bi’ kes yap da yiyelim

Evdesin kafanda şu an aynı soru var mı?
Bizde yol almanın peşindeyiz ödedik ayrı ayrı
Yılan derisi çantasıyla Doğukan hangi taraftaydı?
Sanırım benim takıntı da O’nunla aynı güzergahtaydı

Belaya koşar gibi yazıldım hemen taksiye
Kapıya dayancam almasın kavga edelim aksine
Bi’ yandan düşünüyorum kaç yazar her metre başı bu dalga
Bi’ yandan düşünüp komşular ne der diye

Nakarat:

Sor bi’napcan? Söyle n’apcan, n’apcan?