Bölüm 1:

Huzur içinde yat, artık vakit dar
Dizlerin üşürse pembe şalı gör ve sar
Malzemesi çürük boş bi’ çocuk parkı bul
Salıncakta üşü, derin çizgilerden kurtul
Dökülen son sözler her zaman buruktur
Şimdi en yalın halin birazcık İstanbul
Öykünür dudakların tabii ki sökülür canın
Öyküdür dudakların ve mırıldanır şarkın

Bölüm 2:

Boynundan omzuna dökülen çığlık gibidir sırça ses tonun şimdi
Yitirmiştir fiziksel, en ilkel nefsi
Parmak uçlarını bir de sosyoloji bilmini
Mistik ve tinsel bir fantastik filmini
Emek kadar madun, ekmek kadar mağdur
“Ne olacaksa olsun lan” derken bile mağrur
Parmak aralarına gece dokunur onun sık sık
Konuşamam, sözlerimi kurşunlar sıksın

Bölüm 3:

Susar şimdi şarkılar öyle birisi yok ki burada
Uyuşur duvarlar intiharın ortasında
Kalp ağrımızdı daha sabaha çok var
Yumruk oldum kendi kendime, burada olsan
Ölüm kasıtlıdır, pencereler kilitli
Dolap gözlerinde korku saklamıştı gizli gizli
Miâdı doldu sözlerin, of benim canım
Deniz gibi gecenin bi’ vakti çekildi kanım.